3 Temmuz 2014 Perşembe

Dünyanın en amatör fotoğraf stüdyosu :)

Dün beyaz A3 üzerinde çektiğim fotoğraflar o kadar iğrençti ki nasıl bir nebze de olsa daha iyi fotoğraflar çekebilirim diye düşünürken evde en amatör ruhla bir fotoğraf çekme alanı oluşturmaya karar verdim. 

İhtiyacım olan aslında beyaz bir fon ve beyaz bir tabandan ibaretti, bir de bu ikisinin arasında çizgi olmaması, yani sonsuz fon. Evde bu fonu yapmanın yüzlerce yolunu internette bulabilirsiniz. Ben kendime en kolay gelen ve en ucuz bulduğum aşağıdaki ortamı yarattım.

Evde daha önce IKEA'dan aldığım ayaklı bir askı vardı.

Bu askıya bir rulo kağıt asarsam bu iş çözülür diye düşündüm, ki çözüldü de :) 


Yüzey olarak kullanacağım masayı ışığı objenin arkasından alacak şekilde konumlandırdım. Konumlandırdım deyince havalı bir şeymiş gibi oldu ama aslında üstünü boşaltıp ortaya çektim sadece :D

Bu arada bu işin en amele kısmı masanın üstünü boşaltmak bence, galiba 10bin çeşit falan ıvır zıvır var üstünde :(



 90 cm genişliğinde 180 gr kağıt kullandım. 5 mt kağıt aldım, gerekirse odayı boydan boya döşeyebilirim, işte bu çok iyi oldu çok lazımdı eheh :)                                                          



 Aşağıda telefonla çektiğim ilk fotoğraflar var. O mavilikler beni çok üzüyor dostlar :( 





Bana bir iyilik falan yapmak isterseniz hayrına bu işlerde yardım edebilirsiniz. Gerçekten hiç anlamıyorum, çok da bir beklentim yok gözü rahatsız etmeyen ürün odaklı doğru renklerde fotoğraflar çekeyim yeter. Gerisi de eğlenmecesi zaten :)


2 Temmuz 2014 Çarşamba

Abi hiç kurcalama dedi..




Kafam bi milyon dostlar!

"Yahu ben napıyorum burda?" diye düşünerek aniden istifa etmemin üzerinden bir hafta geçti. Bir yandan özgürlük hissi ve başarı inancı var evet, ama bir yanda da göt korkusu yok desem yalan olur. Önümüzdeki ay kirayı ödeyememek, eşe dosta borç takıp altından kalkamamak ihtimal dahilinde.

Fakat sabahları ne hikmetse tüm bu ihtimallere "hıhıı evet.." şeklinde yaklaşarak mutlu uyanıyorum. Yapmak istediğim bir şeyler var, biliyorum bir planım bile yok henüz, organize değilim, keşke biraz bir şeyler ayarlayıp da ayrılsaydım işimden.. Falan filan da, tarzım değil işte. Bünye aksiyon istiyor, bir sürünmek istiyorum yani genetik midir sosyolojik midir artık her neyse. Tam bir şeylere üzülecek pişman olacak gibi oluyorum, hemen o anda aşağıdaki sahne dönüyor beynimde. Napaydım?





Neyse öyle böyle bir şekilde her şey halledilir su akar yolunu bulura gidiyor benim kafa hemen.
Yeter ki istekler amaçlar olsun, inanılsın, hayal edilsin, gülümsenilsin, s.ktir edilsin. O değil de küfürlü konuşmadan blog kapatılmıyodur umarım o_o

Bir hayalim var dostlar, çok da bir şey değil aslında. İstiyorum ki kendi halimde olayım, kimseye zararım olmasın, şimdi bakıp tiksindiklerime dönüşmeyeyim, mala mülke çok değer verip tutsağı olmayayım.. 
Çalıştığım yerlerde bunu yapamayacağım anladım, nedense insanlar çalıştığı işlerin kölesi oluyorlar çünkü, bunu da bir erdem sayıyorlar ve herkesten bekliyorlar. Mesela şirketler size kariyer fırsatları sunuyor, fırsatlar? 30 sene falan çalışıp CEO olma fırsatı, başka insanları daha çok sömürme fırsatı, alt kademelerindeki insanları ezme fırsatı. Bazen evlerinde her işlerini yardımcılarına yaptıran, bok gibi parasını sağa sola çarpan yöneticilerin komik komik paralarla sömürülmelerine göz yumdukları çalışanları için üzülüp üzülmediklerini merak ediyorum. Ama sanırım üzülseler asla yönetici olmazlardı. İsmi bile fena, yönetici. Bir de marifetmiş gibi hedef diye gösteriyorlar insanlara bu kademeyi. Kimse de demiyor ki "Yahu nedir bu yönetici yani yönetici olmazsa yürümüyor mu işler?". Böyle gelmiş böyle gidiyor.

Ama inanıyorum ki böyle devam etmek zorunda değiliz. Daha genç insanlarız, görüyorum ki çevremdeki birçok insanın artık bu kariyer yalanlarına gözü tok. İnsanların gözü açılıyor, kariyer yapma ayağına nasıl köleleştiklerini fark ediyorlar. İşte ben de bu bence farkındalığı yüksek olan insanlara güveniyorum.

İnanıyorum ki bizler ve sonrakiler hiyerarşinin olmadığı, daha adil gelir dağılımının, daha insancıl çalışma şartlarının olduğu işler kuracağız. İşlerimizde beraber çalıştığımız insanların etinden sütünden nasıl daha çok faydalanacağımıza değil nasıl en iyi şartlarda kolektif olarak çalışacağımıza kafa yoracağız. 

İşler o kadar çirkin yürüyor ki, insanlar çalışmaktan tiksiniyor. Halbuki bu kadar ciddi olmak zorunda mıyız? Yaptığımız işlere "Takılıyoruz yaa.." gözüyle baksak ne olur ki? Biraz oyun oynasak, geyiğe vursak, gerektiği kadar çalışıp ne kazandıysak paylaşsak? Açlıktan ölür müyüz ki?

Kafamda deli sorular dostlar :)




3 Temmuz 2014 Perşembe

Dünyanın en amatör fotoğraf stüdyosu :)

Dün beyaz A3 üzerinde çektiğim fotoğraflar o kadar iğrençti ki nasıl bir nebze de olsa daha iyi fotoğraflar çekebilirim diye düşünürken evde en amatör ruhla bir fotoğraf çekme alanı oluşturmaya karar verdim. 

İhtiyacım olan aslında beyaz bir fon ve beyaz bir tabandan ibaretti, bir de bu ikisinin arasında çizgi olmaması, yani sonsuz fon. Evde bu fonu yapmanın yüzlerce yolunu internette bulabilirsiniz. Ben kendime en kolay gelen ve en ucuz bulduğum aşağıdaki ortamı yarattım.

Evde daha önce IKEA'dan aldığım ayaklı bir askı vardı.

Bu askıya bir rulo kağıt asarsam bu iş çözülür diye düşündüm, ki çözüldü de :) 


Yüzey olarak kullanacağım masayı ışığı objenin arkasından alacak şekilde konumlandırdım. Konumlandırdım deyince havalı bir şeymiş gibi oldu ama aslında üstünü boşaltıp ortaya çektim sadece :D

Bu arada bu işin en amele kısmı masanın üstünü boşaltmak bence, galiba 10bin çeşit falan ıvır zıvır var üstünde :(



 90 cm genişliğinde 180 gr kağıt kullandım. 5 mt kağıt aldım, gerekirse odayı boydan boya döşeyebilirim, işte bu çok iyi oldu çok lazımdı eheh :)                                                          



 Aşağıda telefonla çektiğim ilk fotoğraflar var. O mavilikler beni çok üzüyor dostlar :( 





Bana bir iyilik falan yapmak isterseniz hayrına bu işlerde yardım edebilirsiniz. Gerçekten hiç anlamıyorum, çok da bir beklentim yok gözü rahatsız etmeyen ürün odaklı doğru renklerde fotoğraflar çekeyim yeter. Gerisi de eğlenmecesi zaten :)


2 Temmuz 2014 Çarşamba

Abi hiç kurcalama dedi..




Kafam bi milyon dostlar!

"Yahu ben napıyorum burda?" diye düşünerek aniden istifa etmemin üzerinden bir hafta geçti. Bir yandan özgürlük hissi ve başarı inancı var evet, ama bir yanda da göt korkusu yok desem yalan olur. Önümüzdeki ay kirayı ödeyememek, eşe dosta borç takıp altından kalkamamak ihtimal dahilinde.

Fakat sabahları ne hikmetse tüm bu ihtimallere "hıhıı evet.." şeklinde yaklaşarak mutlu uyanıyorum. Yapmak istediğim bir şeyler var, biliyorum bir planım bile yok henüz, organize değilim, keşke biraz bir şeyler ayarlayıp da ayrılsaydım işimden.. Falan filan da, tarzım değil işte. Bünye aksiyon istiyor, bir sürünmek istiyorum yani genetik midir sosyolojik midir artık her neyse. Tam bir şeylere üzülecek pişman olacak gibi oluyorum, hemen o anda aşağıdaki sahne dönüyor beynimde. Napaydım?





Neyse öyle böyle bir şekilde her şey halledilir su akar yolunu bulura gidiyor benim kafa hemen.
Yeter ki istekler amaçlar olsun, inanılsın, hayal edilsin, gülümsenilsin, s.ktir edilsin. O değil de küfürlü konuşmadan blog kapatılmıyodur umarım o_o

Bir hayalim var dostlar, çok da bir şey değil aslında. İstiyorum ki kendi halimde olayım, kimseye zararım olmasın, şimdi bakıp tiksindiklerime dönüşmeyeyim, mala mülke çok değer verip tutsağı olmayayım.. 
Çalıştığım yerlerde bunu yapamayacağım anladım, nedense insanlar çalıştığı işlerin kölesi oluyorlar çünkü, bunu da bir erdem sayıyorlar ve herkesten bekliyorlar. Mesela şirketler size kariyer fırsatları sunuyor, fırsatlar? 30 sene falan çalışıp CEO olma fırsatı, başka insanları daha çok sömürme fırsatı, alt kademelerindeki insanları ezme fırsatı. Bazen evlerinde her işlerini yardımcılarına yaptıran, bok gibi parasını sağa sola çarpan yöneticilerin komik komik paralarla sömürülmelerine göz yumdukları çalışanları için üzülüp üzülmediklerini merak ediyorum. Ama sanırım üzülseler asla yönetici olmazlardı. İsmi bile fena, yönetici. Bir de marifetmiş gibi hedef diye gösteriyorlar insanlara bu kademeyi. Kimse de demiyor ki "Yahu nedir bu yönetici yani yönetici olmazsa yürümüyor mu işler?". Böyle gelmiş böyle gidiyor.

Ama inanıyorum ki böyle devam etmek zorunda değiliz. Daha genç insanlarız, görüyorum ki çevremdeki birçok insanın artık bu kariyer yalanlarına gözü tok. İnsanların gözü açılıyor, kariyer yapma ayağına nasıl köleleştiklerini fark ediyorlar. İşte ben de bu bence farkındalığı yüksek olan insanlara güveniyorum.

İnanıyorum ki bizler ve sonrakiler hiyerarşinin olmadığı, daha adil gelir dağılımının, daha insancıl çalışma şartlarının olduğu işler kuracağız. İşlerimizde beraber çalıştığımız insanların etinden sütünden nasıl daha çok faydalanacağımıza değil nasıl en iyi şartlarda kolektif olarak çalışacağımıza kafa yoracağız. 

İşler o kadar çirkin yürüyor ki, insanlar çalışmaktan tiksiniyor. Halbuki bu kadar ciddi olmak zorunda mıyız? Yaptığımız işlere "Takılıyoruz yaa.." gözüyle baksak ne olur ki? Biraz oyun oynasak, geyiğe vursak, gerektiği kadar çalışıp ne kazandıysak paylaşsak? Açlıktan ölür müyüz ki?

Kafamda deli sorular dostlar :)